DİN
İtikadî, amelî, ahlâkî, içtimaî ve
fikrî kaidelerin tümüdür.
Bu kaideler ALLAH tarafından vazolunup
bir peygamber tarafından tebliğ edilmişse
Hak dini, insanlar tarafından vazolunmuş
ise batıl dinleri teşkil ederler.
ŞERİAT
İnsanda mevcut maddî ve
manevî duygulardan tümünün,
kendisindeki başka duyguları
ve başkalarının duygularını
rencide etmeksizin tatmin
yoluna denir.
İMAR
İnsan hayatının idamesi için
gerekli bütün şartları ihtiva eden
vasatın hazırlanmasıdır.
İMAN
Allah’a ve Allah’ın inan
dediklerine, nasıl inanılmasını
emretmişse öylece inanmaya
denir.
CEMİYET
Aynı fikriyata sahip ve hareketlerini
bu fikriyat istikâmetinde
yürütme gayretinde olan insan
topluluğudur.
İnsan topluluklarının hiç bir şekilde
ihtilâfa düşmeyip de üzerinde
birleşebilecekleri tek fikriyat
İslâm fikriyatıdır, imândır.
ŞEHİR
İnsan hayatının idamesi için, o
hayatın ihtiyaç duyduğu bütün
birimlerini tamamlamış olan
yerleşim birimidir.
KULLUK
Allah’ın ve Allah’ın Resul’ünün
emir ve nehiylerine, Allah ve
Resul’ü emrettiği ve nehyettiği
için, Allah ve Resul’ünün
emrettiği ve nehyettiği tarzda,
münakaşasız, itirazsız, ve
mukabelesiz teslimiyettir.
AİLE
Birisi erkek diğeri kadın iki
ferdin nikâh yoluyla ve
mehabbet bağıyla teşkil ettiği
cemiyettir.
İslâm cemiyetinin yapı taşı ailedir.
CEMİYET KÜLTÜRÜ
Bir toplumdaki fertlerin öğrenip
tatbik edip sonra unutup, yine
öğrenip tatbik edip unutup, ve
böylece tekrarla o cemiyette kalan
ve fertlerden asla ayrılmayan, onda
et, kemik, kan haline gelen bilgi,
davranış, duyuş, karakter, haz ve
nefretlerden oluşan birikime o
cemiyetin kültürü denir.
AMEL
Allah’ın ve Allah’ın Resul’ünün
emir ve nehiylerini, Allah ve
Resul’ü emrettiği ve nehyettiği
için, Allah ve Resul’ünün
emrettiği ve nehyettiği tarzda,
münakaşasız, itirazsız, ve
mukabelesiz îfâdır.
CEMİYETLERİN
TEKAMÜLÜ
İnsanın faaliyetlerini yürütebilmesi
için gerekli bütün birimlerini
tamamlamış bir beldede, cemiyet
ferdlerinin tahliye (kötülüklerden
arınma) ve tahliye (iyiliklerle
bezenme) yoluyla gaye olan ahkâma
doğru ilerleme ve gelişmesidir.
MEDENİYET
İnsanın faaliyetlerini yürütmesi
için gerekli bütün birimlerini
tamamlamış bir beldede, gaye
olan ahkâma doğru tüm
cihetleriyle ilerlemektir.
Medeniyet, cemiyetlerin tekâmülünün
neticesidir.
TERBİYE
Ahkâm-ı İlâhiyeyi (doğru,
iyi, ve güzeli) kendisinin ve
başkalarının amellerinde
koruma alışkanlığıdır.
CESARET
Celb-i menfaat ve def-i mefsedet
için yapılan say-ü gayrettir.
ZİLLET
Sadece zarardan çekinip
hiç menfaat düşünmemektir.
CÜR'ET
Sırf menfaat düşünüp zarardan
kaçınmamaktır.
SABIR
Ne kadar şiddetli engellerle
karşılaşırsa karşılaşsın,
hakta sebat etmektir.
TASAVVUF
Ahkâm-ı Kur’aniye ile amel,
Sünnet-i Peygamberiye ye
yapışmak ve sahabenin
ahlâkıyla ahlâklanmaktır.
ZÜHD
Ezimmetül kulûbu (kalb
bağlarını) Allah emrine
bağlamak için dünyadan
koparmaktır.
EDEP
Mâfevkini çok görmemek,
mâdununu hor görmemek,
herkesi hâli ile hoş görüp,
Hâlik’ının hatırı için
mahlûka merhamet edip
sevmektir.
TAKVA
Münkeratın (Allah ve
Resulü’nün kerih gördüğü
ve nehyettiği şeylerin)
tümünden kaçınmaktır.
İHLAS
Tüm amellerde Allah’ın
emirlerine uyma gayretini
dünyevî menfaatlerden
tecriddir.
İhlas bir kimsenin tüm amellerinin
illetinin yalnızca Allah ve Resulünün
emri olması hâlidir.
ADALET
Bir şeyi hangi maksatla
vazolunmuş, yaratılmış ise
o yere koymak, orada
kullanmaktır.
İFFET
Hakkı sahibinin elinde
koruma alışkanlığıdır.
CİHAD
Bütün engellere rağmen
Allah yolunda tüm gücünü
kullanmaktır.
HÜRRİYET
Allah sultasından başka
sulta tanımamaktır.